top of page

Omuz Sıkışma Sendromu Nedir?


OMUZ SIKIŞMA SENDROMU

Mutfak rafından tabak alırken, ya da perde takarken omuz ağrınız oluyorsa siz de de "Omuz Sıkışma Sendromu" olabilir.

Toplumda omuz ağrısı, bel ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Omuz ağrısının da en sık sebebi ise Omuz Sıkışma Sendromudur.

Omuz sıkışma sendromunun gelişmesinde bir çok faktör rol alır. Bu faktörler arasında omuz kemiklerinin ( özellikle akromion kemiğinin) yapısal farklılıkları, omuzu 90 derece üstünde tutan sürekli tekrarlayıcı hareketleri, omuz kemiklerinde oluşan kireçlenme ( osteofitler), zayıf omuz kaslarının ( rotator manşet, skapular kaslar) anormal kinematik paterni, omuz kapsül anormalisi sıklıkla yer almaktadır.

Omuz Sıkışma Sendromunun bulguları:

*Omuz kaslarının güçsüz hissedilmesi özellikle baş üstüne doğru kaldırmaya çalışırken

* Omuzu 90 derecenin üzerine kaldırma ( baş üstü kaldırma) hareketinde daha fazla olmak üzere tekrarlayıcı yada sürekli omuz ağrısı

*Omuz hareketleri sırasında omuz ekleminden tıkırtı tarzı ses gelmesi

*Omuz hareketlerinde kısıtlılık; özellikle baş üstüne kaldıramama ( omzun 90 derece üzerine kaldırılamaması)

Omuz sıkışma sendromu yapılan çalışmalarda özellikle ev kadınlarında daha sık görülmektedir.

Ev kadınlarında bu rahatsızlığın daha sık görülmesinin en önemli sebebi baş üstü yapılan tekrarlayıcı hareketlerdir. Bunların arasında en çok suçlanan cam silmek, halı silkelemek,perde asmak, yüksek bir dolaptan ağrı bir tencere almak gibi ev işleridir.

Ayrıca özellikle ev işleri dışında anne olan ev kadınlarının çocuklarının biberon ve bunun gibi eşyalarını taşımak için omuzlarına taktıkları ağır ve büyük çantalar yada moda nedeniyle takılan büyük çantalar omuz çevresi tendonlarda bası nedeniyle ödem ve sonrasında omuz sıkışma sendromuna neden olmaktadır.

Omuz sıkışma sendromu aynı zamanda tenis basketbol , voleybol, yüzme , cirit, gülle atma gibi baş üstü aktivitenin fazla olduğu sporlarla uğraşan bayanlar da da sıklıkla gözlenmektedir.

Hastalık 3 evreye ayrılır ( Neer sınıflaması )

Evre 1: Ödem ve hemoroji

Evre 2:Fibrozis ve tendinit

Evre 3:Kemik değişiklikleri ve tendon rüptürleri

Evre 1 ve 2 de ağrılıklı olarak konservatif tedavi yöntemleri tercih edilirken. 3 evre hastalıkta genellikle cerrahi tedavi yöntemi uygulanır

Konservatif tedavi yöntemleri arasında sıklıkla kullanılan

1-Antienflamatuar ağrı kesici ilaçlar

2- Lokal soğuk yada sıcak uygulama

3- Omuz eklemi içi steroid enjeksiyon uygulamaları

4- Elektroterapi ( Elektrikle uyarma)

5-Ultrason uygulamaları

6 -Fizik tedavi ve germe, sarkaç egzersizleri

7- Kişinin yaşantısını rahatsızlığına göre düzenleyecek değişiklikler; örneğin zorlayıcı hareketlerden uzak durmak ,çalışma pozisyonlarını düzenlemek gibi

Evre 3 rahatsızlıklarda genellikle tercih edilen cerrahi tedavi yöntemidir.

Cerrahi tedavi yönteminde hastalığın durumuna göre açık cerrahi ya da artoskopik kapalı cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Cerrahi tedavide yapılan şişmiş olan subakromial bursanın eksizyonu, omuz sıkışıklığına yol açan akrominda ki yapısal eğriliğin çıkartılması , varsa osteofitlerin temizlenmesi, sıkışmış olan korakoakromial bağın gevşetilmesi işlemlerinden oluşur.

Ameliyat sonrası dönemde hastanın ihtiyacına göre rehabilitasyon programı verilmektedir. Rehabilitasyon programı ile omuz hareket açıklığının tekrar sağlanması ve gücün arttırılması amaçlanmaktadır. Genellikle ağrıdan tam kurtulma 4 ayı almakla birlikte 1 yıla kadar uzayabilmektedir.

Bu rahatsızlığa yakalanmamak için bizimde alabileceğimiz bir takım önlemler bulunmaktaıdr.

Özellikle çanta konusunda 2 kilodan ağır çanta taşımamak ve çantanın yerinin 15 dakikada bir değiştirilmesi çok faydalı olacaktır

Çok yüksek yerlere vücudu zorlayacak şekilde uzanmamalıyız

Cam silme işleminde silme işlemini yapan kolun 15 dakikada bir değiştirilmesi

Cam silme perde takma gibi işlemlerde kolu baş üstüne kaldırarak çalışmadan ziyade bir merdivenle çıkarak omuz yüksekliğini azaltacak şekilde çalışmak.

Sabit pozisyonda uzun süre bilgisayar başında kalmamak

Saygılarımla

Op.Dr.Davud Yasmin

Bu yazı ASM vital dergisi temmuz 2016 sayısından alınmıştır

bottom of page